top of page
  • Çocuk Gelişimci Simge Şahin

ERGENLİK DÖNEMİNDE YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Ergen ve Ebeveyn İlişkileri


Çocukluktan yetişkinliğe geçiş aşaması olarak adlandırılan ergenlik; ergenin fiziksel, sosyal ve duygusal olarak farklılaştığı bir dönem olmasının yanı sıra öfke, çatışma ve kaygıların arttığı bir dönem olarak da bilinir. Ergenlik döneminde, ergendeki değişimlerin yanı sıra ebeveyn ve ergen ilişkileri de değişebilmektedir. Ergenlik döneminden önce uyum içinde yaşayan çocuğun ergenlikle birlikte daha tepkisel tavırlar sergilemesi ve davranışlarının değişmesi çoğunlukla ebeveynleri şaşırtmakta ve hazırlıksız yakalar. Ergenin özerkliğine kavuşma çabası ve ebeveynlerin ise ergende meydana gelen değişimlere olumsuz tepki vermesi aile içi ilişkilerde çeşitli sorunlara yol açabilmektedir (Kılıç Ceyhan, 2018). Bu sorunlar; aile ve ev kurallarına uyma, akademik başarı, arkadaş seçimi, beden imajı, para harcama, bilgisayar-telefon kullanımı vb. olabilir.

Ergenlerin; kurallara aldırmaması, kolay beğenmemesi, çabuk sıkılmaları, alıngan olmaları, ebeveynlerine karşı daima kendilerini haklı bulmaları, ebeveynlerinin tam tersi fikirleri savunması ve ebeveynlerinin beğenileriyle alay etmesi sık rastlanan durumlardır. Çocukları büyüdükçe daha az sorunları olacağını düşünen ebeveynler, çocuklarının ergenlik dönemindeki bu değişiklik, huysuzluk, sinirlilik ve öfkelere anlam vermekte zorlanırlar (Pınar Bayhan, 2019).

Ergenlik dönemindeki bilişsel gelişmelerle ergen, artık kendisinin ve başkalarının davranışlarını değerlendirmekte, mantıksal yorumlamalarda bulunmakta ve kendi seçimlerine dayalı kararlar almaktadır. Ebeveynler ise çoğunlukla, ergendeki bu gelişmenin ve çocukluk döneminde çocuk üzerinde var olan otoritelerinin ergenlikle birlikte zayıfladığının farkına varmazlar. (Matejevic , Jovanovic ve Lazarevic (2014) akt.,Ceyhan (2018)).

Ergenlik dönemi her ergen ve ailesi için aynı oranda sorun teşkil etmeyebilir. Bazı ergenler ergenlik dönemini hafif sorunlarla atlatabilirken bazıları ise bu dönemi ağır sorunlarla mücadele ederek geçirebilmektedir. Önceki gelişim evrelerini sağlıklı ve başarılı geçirmiş olan, ailesinden yakınlık ve anlayış gören ergen, bu dönemi ağır sorunlar yaşamadan, bu döneme ait olumsuzlukların kişiliğine olumsuz yansıması olmadan atlatabilmektedir (Bakırcıoğlu, (2011); akt., Ceyhan (2018)).”

Ergenin anne-babasıyla ilişkilerini etkileyebilecek bir başka faktör anne-babanın kendi aralarındaki ilişki biçimidir. Ebeveynler arası uyumsuzluk ve çatışma olması ergenin okul hayatında ve sosyal çevresinde çeşitli uyum problemleri yaşamasına ve ergenlik döneminin daha sorunlu geçmesine neden olabilmektedir.

Ergenler, zamanla güçlü ve zayıf yönlerinin daha fazla farkına varmaya başlar ve zayıf yönlerini geliştirmek için çaba gösterirler. Ergenler, zayıf yönlerini geliştiremediklerinde de yeni deneyimlerinde başarısız olduklarında bu durumdan çok fazla etkilenebilmektedirler. Aynı zamanda ebeveynlerin de yapıcı olmayan eleştirilerde bulunması, aşırı şekilde nasihat vermesi ve konuyu çok fazla uzatması ergenin kişiliğine ve benlik saygısına zarar verebilmektedir. Ergenler, ailelerin arkadaşlık ilişkilerini irdelemesinden hoşlanmayabilir ve kendilerine güvenilmediğini düşünerek üzülebilirler. Ayrıca ergen, ailesinin onu anlamayacağını düşünerek sorunlarını ailesi yerine arkadaşlarıyla paylaşmayı tercih eder.

Bu dönemde yanlış aile tutumlarının ergenler üzerindeki etkilerine bakıldığında;

Aşırı koruyucu aile tutumunda, aileler çoğu zaman zarar gelebileceği endişesiyle çocuğu kontrol altında tutmak ister ve kısıtlar. Fazla koruyucu ve kollayıcı davranan ailelerin çocukları; genellikle evde öfkeli ve nazlı, toplumsal yaşantıda ise ilişkiler kurmakta ve kendisine uygun kimlik bulmakta zorlanan, kendine güvenmeyen, içine kapanık bireyler olarak karşımıza çıkabilmektedir.

Mükemmeliyetçi aile tutumunda, aileler çoğunlukla, çocuklarından beklentileri yüksek olan kişiler olup çocuklarına karşı verici ve aşırı kuralcı davranırlar. Bu aileler, çocuklarının daima başarılı olmasını ister, çocuğun kiminle arkadaşlık edeceğine ve ne giyeceğine çoğu zaman kendileri karar veririler. Bu tutumu sergileyen ailelerin çocukları ise hata yapmaktan korkan, çekingen, kendini yetersiz hisseden, tek başına karar almakta zorlanan ve kendine ait bir kimlik geliştirmekte zorlanan bireyler olmaktadır.

Baskıcı ve otoriter aile tutumunda, ebeveynler; çocuğuna sevgi göstermeyen, katı kuralları olan, çocuğuna karşı sert davranan, sık sık cezaya başvuran kişilerdir. Bu tutumu sergileyen ailelerin çocukları ise sevgi yoksunluğu çeken, kendisine saygı duymayan, kendine güveni olmayan bireyler olmaktadır. Bu çocuklar genellikle ailesine karşı olan kin ve öfkesini kendisinden daha güçsüz olanlara yönlendirir, evden- okuldan kaçma ve suça bulaşma gibi davranışlarda bulunabilirler.

Ebeveynler bir yandan ergenin eksik ya da doğru olmayan davranışlarını kontrol etmek için disiplin sağlarken bir yandan da kendi dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamalıdırlar. Dolayısıyla hassas bir dönem olan ergenlik döneminde çocuklarıyla çatışmalar yaşamamak ve onların gelişimlerini desteklemek için yeterli, işlevsel aile koşulları oluşturmalıdır.


Ailelere Öneriler

  • Ebeveynler, çocuklarının güçlü ve zayıf yönlerini, yeteneklerini fark etmeli ve çocuklarının güçlü yönlerini ve yeteneklerini desteklemelidir. Aynı zamanda çocuklarının zayıf yönleriyle ilgili utanç, korku ve kaygı duyup duymadıkları hakkında konuşmalıdır. Çocuklarının olumsuz tercih yapmasına engel olmak için uyarı yapmak yerine somut örnekler sunmalı, kendi ergenlik dönemindeki başarı, başarısızlık ve hayallerini paylaşmalıdır.

  • Değerler ve inançlar, çocukluk yıllarından itibaren oluşmaya başlar ve çocuklar kendi ailelerini gözlemler ve onları rol model alır. Bu nedenle ebeveynler; kendi doğrularını, değerlerini, inançlarını bilmeli, bu doğrultuda yaşamalı ve davranışlarıyla çocuklarına örnek olmalıdır.

  • Ebeveynler çocuklarıyla iyi bir iletişim kurmak için; kendini çocuğunun yerine koyarak empati yapmalı, iyi bir dinleyici olmalı, hatalarını kabul etmeli ve hata yaptığında özür dilemelidir. Anne babaların çocuklarına karşı dürüst ve açık bir iletişim kurması, çocuğuna karşı anlayışlı ve açıklayıcı olması gerekmektedir. Ebeveyn - çocuk iletişiminin iyi olmasının yanı sıra ebeveynlerin kendi aralarında uyumlu ve çatışmasız bir ilişki kurması, birbirlerine karşı saygılı davranması ve sevgi dolu olması çocuğun da aile, arkadaş ve öğretmenleriyle olan ilişkisini olumlu etkileyecektir.

  • Anne baba olarak, çocuğun hata ve pişmanlıkları kabul edilmeli, bağışlayıcı olunmalıdır. Bağışlayıcı olmanın amacı; çocuğa, yaptığı şeyin neden yanlış olduğunun açıklanması, yanlış davranışının yerine ne yapması gerektiğinin öğretilmesi ve yapılan hatanın tekrarlanmasını engellemektir.

  • Sevginizi ve bağlılığınızı sık sık dile getirmelisiniz. Çocuğunuza, onu çok sevdiğinizi, daima onun iyiliğini ve mutlu olmasını istediğinizi söylemelisiniz.

  • Ergenin disiplinini sağlarken, özerkliğine müdahale etmemek, sınırlar içinde özgür olmasını sağlamak önemlidir. Ailenin kuralları, sınırları net olmalı ve çocuğa bu kuralın gerekliliği açıklanmalıdır. Ayrıca aileler ergene karşı tutumlarında ve kuralların uygulanmasında tutarlı davranmalı ve sık sık karar değiştirmemelidir.

  • Ebeveynler, ergenin aile içinde alınan kararlara katılımını sağlamalıdır. Aile içinde alınacak kararlarda; ergene fikrinin sorulması, ergenin düşüncelerinin de dikkate alınmış olması ve ebeveynleri için onun fikrinin değerli ve önemli olduğunun hissettirilmesi ergenin kişilik ve özgüven gelişimine katkıda bulunacaktır.

  • Ergenlere yaşlarına uygun görev ve sorumluluklar verilmeli ve ebeveynler ergenlerin görev ve sorumluluklarını üstlenmemelidir. Örneğin, ergenin sınav, ödev, derse hazırlık vb. akademik sorumlulukları için gerekli plan ve programın ergen tarafından yapılması ve gerekliliklerini yerine getirmesi, ergenden uygun zamanlarda ev ritüellerine katılarak temizlik, alışveriş, vb. konularda yardım etmesi beklenmelidir.

  • Ebeveynler ergenin arkadaşlık ilişkilerini engellememeli, makul ölçülerde arkadaşlarıyla gezmesine ve ders dışı etkinliklerde bulunmasına izin vererek olumlu arkadaşlık ilişkileri geliştirmesini sağlamalıdır.

  • Ebeveyn, çocuğuna gerçek arkadaşın “iyi ve kötü günde, her koşulda kendisini seven kişi olduğunu” anlatmalı ve arkadaşlarının çocuk üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini göz ardı etmemelidir. Ebeveyn çocuğunun arkadaşlarını daha iyi tanımak için onları eve davet edip olumlu ve olumsuz özelliklerini gözlemleyebilir ve ergenin arkadaşları tarafından olumsuz etkilendiğini düşündüğünde ergenin dışarda geçirdiği zamanı sınırlandırabilir.

  • Ebeveynler ergenin karşı cinsle flört etmesine karşı çıkmamalı, içinde bulunulan çağın koşullarını göz önünde bulundurmalıdır. Yeni neslin değer ve tutumlarını gözlemlemeli, çocuklarına kendi ergenlik yıllarındaki değerleri ve tutumları anlatarak yol gösterici olabilirler.

  • Ebeveynler çocukları ile; telefon, tablet, televizyon vb. iletişim araçlarının olumlu-olumsuz özellikleri hakkında konuşmalı ve bu araçların kullanımına sınırlılıklar getirmelidir.

  • Ergenlerle olan ilişkideki en önemli konulardan biri öfkedir. Ergenler çoğu zaman öfkelerini nasıl kontrol edeceklerini bilmezler. Ebeveynler ergen öfkelendiğinde onu sabırla dinlemeli anlamaya çalışmalıdır. Ayrıca ebeveynler bu konuda çocuklarına rol model olmalı, öfkesi yatışmadan konuşmaya başlamamalı, sorunun kendisinden çok çözümüne odaklanmalıdır.

  • Ebeveynler çocuklarıyla giyim tarzı, saç, piercing vb. konularında anlaşmazlık yaşadıklarında; çocuğa kendi görünüşünden memnun olup olmadığını sormalı, onu dikkatlice dinlemeli ve anlamaya çalışmalıdır. Ebeveynler ergeni eleştirmeden ergenin arkadaşlarının /yaşıtlarının giyim tarzını gözlemeli ve kendi fikirlerini uygun bir dille anlatmalıdır. Ayrıca ergenin giyimi beğenildiğinde bunu belirtmeli, bazı zamanlarda ergene dış görünüşüyle ilgili övgülerde bulunmalıdır.




KAYNAKÇA

Mustafa, K. O. Ç. (2004). Gelişim psikolojisi açısından ergenlik dönemi ve genel özellikleri. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(17), 231-238.

Sümer, N., Gündoğdu Aktürk, E., & Helvacı, E. (2010). Anne-baba tutum ve davranışlarının psikolojik etkileri: Türkiye’de yapılan çalışmalara toplu bakış. Türk Psikoloji Yazıları, 13(25), 42-59.

Atalar, D. S., & Atalay, A. A. (2018). Ergenlik Döneminde Duygu Düzenleme ve Ruh Sağlığı: Ana-Babanın ve Mizacın Rolü. Bildik, T., editör. Ergenlik Dönemi ve Ruhsal Bozukluklar. Ankara: Türkiye Klinikleri, 84-90.

Santrock, J. W. (2015). Yaşam boyu gelişim: gelişim psikolojisi: Life-span development. Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Limited Şti..

KILIÇ CEYHAN, E. (2018). Anne Baba Ergen İlişkileri ile Aile İşlevleri Arasındaki İlişkinin Okul Sosyal Hizmeti Açısından İncelenmesi (Doctoral dissertation, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü).

Bayhan, P. (2019). Okul ve Ergenlik Döneminde Gelişim ve Destek Programları. Yayımlanmamış ders notu, Çocuk Gelişimi Bölümü, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

1.255 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page