top of page
  • Yazarın fotoğrafıPsk. Doğa Gizem Yiğit

BAĞLANMA KURAMI ÇERÇEVESİNDE BEBEKLİKTEN YETİŞKİNLİĞE BAĞLANMA STİLLERİ

Bağlanma kuramı şimdiye kadar birçok teorisyen tarafından incelenmiş ve araştırılmış bir konudur. Erken yaşamda bakım veren ile çocuk arasındaki bağlanma stillerinin kişinin yetişkinlik yaşamında sosyal ilişkileri ve romantik ilişkileri üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Bu yazıyla birlikte, bağlanmanın anlamını, anne çocuk bağlanma stillerinin neler olduğunu ve nasıl oluştuğunu, bu bağlanma stillerinin yetişkinlik yaşamına nasıl etki ettiğini, bağlanma stillerinin değiştirilme özelliğinin olup olmadığını ele alacağız.


Bağlanma terimi, bağlanma kuramını ortaya çıkaran Bowlby tarafından, insan ilişkilerinde kurulan kalıcı psikolojik ve duygusal bağ olarak tanımlanmıştır. Bu bağın varlığı kendini ilk olarak bebeğin bakım vereni ile (genellikle anne) kurduğu bağda ortaya çıkartır. 0-2 yaş döneminde bebeğin beyin gelişimi devam etmektedir. Bu da demek oluyor ki, duygusal, zihinsel ve bedensel gelişim sırasında bakım verenin önemi oldukça büyüktür. Bebeğin yeme içme gibi fiziksel ihtiyaçlarının yanı sıra duygusal ihtiyaçlarının da doyuma ulaşması eşit derecede önem taşır ve çocuğun kişiliğinin oluşmasında oldukça etkilidir. Annenin bebeğin ihtiyaçlarına tutarlı bir şekilde cevap verebiliyor olması, dünyayı yeni keşfeden bir bebekte güven duygusunu geliştirilebilmesini sağlar. Böylece bebekteki benlik algısı da ben sevilmeye değerim yönünde şekillenebilmiştir. Bebekte oluşan bu güvenli bağlanma, onun ileriki yaşamında duygusal sağlığının temelini atar ve yetişkinlikte de ilişkilerini sağlam bir zemine oturtup güven duygusunu sürdürmeyi becerebilir.


Araştırmacılar yapılan deneyler sonucunda bağlanma stillerini dört temel başlık altında toplamışlardır. Bunlar:

  1. Güvenli bağlanma: Güvenli bağlanan çocuklar, anne ortamdan ayrıldığında normal düzeyde bir gerilim yaşarlar. Anneyle tekrar bir araya geldiklerinde ise, mutlu olurlar çünkü anne çocuğun ihtiyaçlarına tutarlı bir şekilde yanıt vermiş ve güven duygusunu oluşturmuştur böylece annenin geri döneceğini çocuk bilir.

  2. Kararsız bağlanma: Bu bağlanma stilinde anne ayrıldığında çocuk derin bir stres haline girer ve annenin tekrar görüldüğü sırada reddedici ve kızgın bir karşılamada bulunurlar. Bu çocukların annelerinin tepkilerinde genellikle tutarsız olma durumu söz konusudur.

  3. Kaçıngan bağlanma: Bu stilde çocuk anne ortamdan giderken oldukça sakin ve duyarsızdır. Geri döndüğünde ise anneden uzaklaşan ve reddeden bir hale gelirler. Bu çocukların anneleri genellikle duygusal açıdan mesafeli ve çocuğun ihtiyaçları karşısında ihmalkardır.

  4. Güvensiz/Dağınık bağlanma: Annenin çocuğa hem korku hem mutluluk verdiği durumlarda görülür. Genellikle fiziksel şiddetin görüldüğü evlerde bu bağlanma stili vardır. Anne hem güven hem tehlike simgesi olmuştur.

Bu bağlanma stilleri, çocukta benlik ve başkaları ayrımı yapma sırasında oldukça kritik rol oynar. Çocuğun ihtiyaçları bakım vereni tarafından tutarlı ve ilgili bir şekilde karşılandıysa, çocuktaki benlik algısı ‘ben sevilmeye değerim’ şeklinde gelişecektir. Aynı şekilde çocuk, ilişiklerindeki insanların ihtiyacı olduğu vakitte orada olacağını bilir ve güvenir. Bu bağlanma stilleri, küçüklükten başlayarak yetişkinlik yaşamında etkilerini sürdürmeye devam eder. Zamanla, kişinin kendine ve diğerlerine karşı tutumunun olumlu veya olumsuz olmasından hareketle uzmanlar yetişkinler için Dörtlü Bağlanma Modeli oluşturmuşlardır. Bu bağlanma modelleri ise güvenli, saplantılı, kayıtsız ve korkulu bağlanma olarak adlandırılır.

  1. Güvenli Bağlanma: Bu kişilerdeki benlik anlayışı, ben değerliyim, sevilmeye değerim şeklinde oluşmuştur ve diğerleri ise ulaşılabilirdir. Yakınlık kurmaktan çekinmezler. Kendilerine saygı duyan kişilerdir.

  2. Saplantılı Bağlanma: Saplantılı bağlanan kişilerde kendilik algısı değersiz ve olumsuz görülürken, başkaları algısı olumlu görülmektedir. Bu kişiler ikili ilişkilerinde sevilmeye değer olmadıklarını düşündükleri için, ilişkilerini korumaya aşırı özen gösterir ve ilişkilerine oldukça fazla zaman harcarlar. Ayrıca ilişki içerisinde karşı tarafın onayını ve kabulünü almaya çalıştıkları, terk edilmekten oldukça korktukları sıklıkla görülür. Bu bağlanma stiline sahip insanlar, ilişki içerisinde karşı tarafın isteklerine takıntılı bir biçimde cevap verme eğilimindedirler.

  3. Kayıtsız Bağlanma: Bu bağlanma modelindeki kişilerin ise olumlu bir benlik algısı olmasına rağmen olumsuz bir başkaları algısı vardır. Bu bağlanma stilindeki insanların genellikle bakım vereni tarafından genel olarak reddedildiği ve/veya ihmal edildiği söylenebilir. Bu kişiler genellikle dışarıya kendi portrelerini oldukça özgüvenli ve pozitif bir yönde sergileme eğilimindedirler ama iç dünyalarında aslında bu bakış açısı kırılgan bir yapıya sahiptir. Dışarıya yansıttıkları özgüvenden, içsel anlamda emin değildirler. Aynı zamanda, reddedilmekten korktukları ve kimseye güvenemedikleri için yakın ilişkiler kurmaktan kaçınırlar. Hayattaki diğer başarılar, ilişkisel anlamdaki başarılardan çok daha önemlidir bu kişiler için çünkü kronik olarak başkalarına güvenmezler.

  4. Korkulu Bağlanma: Bu bağlanma modelinde, kişide hem olumsuz bir benlik hem de olumsuz bir başkaları anlayışı vardır. Bu noktada, kişiler hem bir yakın ilişki kurmak isterler fakat kimseye güvenemediklerinden ilişki kurmaktan da kaçınırlar.

Bağlanma modellerinin gelişim sürecini bebeklikten yetişkinliğe kadar inceledik. Bu bağlanma modellerinin temellerinin bebeklikte atıldığını ve yetişkin yaşamına kadar kalıcı olup sosyal hayatın temellerini attığından bahsettik. Bu noktada bağlanma modellerinin zamanla kişi tarafından değiştirilme imkanının olup olmadığından biraz bahsedelim. Aslında bağlanma modelleri kişinin yaşamı boyunca sürdürülür ve kişiliğin bir parçası haline gelir. Fakat kesinlikle sabit kalır ve değiştirilemez de diyemeyiz. Yani kişi, güvensiz bağlanma modellerinden birine sahip ise, kişi istediği takdirde bu durumu zamanla düzeltebilir hale gelebilir. Bu durumda kişinin atacağı ilk adım, kendilik değer anlayışını tekrar değerlendirmek ve düzeltmek olmalıdır. Kişinin kendisinin duygusal ihtiyaçlarını tanımaya ve bu duygusal ihtiyaçlarını dile getirebilmeyi öğrenmeye ihtiyacı vardır. Herhangi bir çatışma sırasında, rasyonel yargılarla iki tarafın da durumunu düşünebilme becerisini de geliştirmelidir. Bunlar gibi daha birçok yöntemle, kişi kendiliğini baştan çerçeveleyerek daha güvenli bir bağlanma stiline doğru evrilebilir. Bu noktada bir terapistten yardım almak kişinin daha emin adımlarla ilerlemesine yardımcı olacaktır.











Kaynakça



Karantzas, G. C., Younan, R., & Pilkington, P. D. (2022). The associations between early maladaptive schemas and adult attachment styles: A meta-analysis. Clinical Psychology: Science and Practice. https://doi.org/10.1037/cps0000108

Çalışır , M. (2009). Yetișkin Bağlanma Kuramı ve Duygulanım Düzenleme Stratejilerinin Depresyonla İlișkisi . Psikiyatride Güncel Yakşalımlar, 1, 240–255. https://doi.org/www.cappsy.org/archives/vol1/

Tüzün, O., & Kemal Sayar. (2006). Bağlanma Kuramı ve Psikopatoloji . Düşünen Adam, 19(1), 24–39.

Sussex Publishers. (n.d.). Attachment. Psychology Today. Retrieved October 23, 2022, from https://www.psychologytoday.com/us/basics/attachment

Cherry, K. (2022, May 2). Attachment theory: Bowlby and Ainsworth's theory explained. Verywell Mind. Retrieved October 23, 2022, from https://www.verywellmind.com/what-is-attachment-theory-2795337#citation-1

MacWilliam, B. (2022, April 7). How to change your attachment style and your relationships. Psychology Today. Retrieved October 23, 2022, from https://www.psychologytoday.com/us/blog/toxic-relationships/202104/how-change-your-attachment-style-and-your-relationships#:~:text=To%20change%20your%20style%20to,helps%20you%20become%20more%20secure.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page